Adı Bill Callahan'ın Sometimes I Wish We were an Eagle'ına gönderme olan Once I was an Eagle, 16 şarkılık bir albüm. Marling, bu albümde de tıpkı I Speak Because I Can ve A Creature I Don't Know'da olduğu gibi Ethan Johns ile çalışmış. Tüm albümü 10 gün içinde Johns'un Bath'daki evinde kaydetmişler. Johns tüm enstrümanları çalmış. Johns'la olan müzikal ortaklıklarını "Rahat ve iyi bir iletişimimiz var, beni ve ne yapmak istediğimi çok iyi anlıyor," diye anlatıyor Marling.
Tüm albümün iki kişinin elinden çıktığı kendini başka bir noktada da gösteriyor: Once I Was an Eagle, Marling'in bir grup ile birlikte kaydetmediği ilk albümü. "Önceki albümlerde diğer müzisyenler şarkılara yeni ve kendilerinden tatlar eklediler, bu da onları değiştirdi. Bu o albümler için gerekliydi de, ancak bu albümde şarkıları olabildiğince yalın ve öngördüğüm gibi tutmak istedim," diyor bu kararıyla ilgili.
Yalınlık, Marling'i seven, dinleyen, hatta kendisinin bir iki fotoğrafını görmüş herkesin onunla ilgili çıkarabileceği bir özellik aslında. Önceki iki albümüyle de ilgili buna yakın şeyler söylemiş olsa da bu albüm gerçekten de prodüksiyon anlamında yalın bir albüm. Çoğu zaman şarkılar sadece viyolonsel, gitar ve perküsyondan oluşuyor. Bu yalınlık, şarkıları benim adıma daha vurucu ve daha sakin kıldı. Çoğunun nefes aldığını, bir acelesi olmadığını ve söylemek istediği şey için gitardan ve Marling'in sözlerinden fazlasına ihtiyaç duymadığını hissettim. Sanırım, albümle ilgili şimdilik en sevdiğim şey de bu. Özellikle de vurmalıların bu albümde bu kadar ön planda olması çok hoşuma gitti.
Once I was an Eagle'a özgü olduğunu düşündüğüm bir başka şey de Marling'in şarkı sözlerinde mitlerden ve arketiplerden biraz uzaklaşıp kendini biraz daha açık etmesi. "Biraz"ı özellikle vurguluyorum çünkü İngiliz basınının bile "reserved" diye tanımladığı Marling, hiçbir zaman hayatında olanları şarkılarında ya da röportajlarında açık edecek bir müzisyen olmadı ve de muhtemelen olmayacak. Ama ben Master Hunter'da "If you want a woman who will follow your name, it ain't me babe," diyen, "Take me somewhere I don't know, Give me something let me go, Tell me something I can grow" diye onu geliştirmeyen ve değiştirmeyen sevgiliden dert yanan Laura'yı I Speak Because I Can ya da A Creature I Don't Know'daki kadından daha ulaşılır, daha direkt, daha cesur buldum. Master Hunter aklıma ilk gelen örnek aslında, Once I Was an Eagle tıpkı Master Hunter'daki gibi söz yazarını spot altına alan önermelerle dolu. Favorilerim kesinlikle I Was an Eagle'daki "I will not be a victim of romance. I will not be a victim of circumstance. Chance or circumstance or romance, or any man", ve Saved these Words'deki "You weren't my curse. Thank you naivety for failing me again. He was my next verse," dizeleri.
Söz yazarlığındaki bu yenilik, Laura Marling'in hayatındaki tek yenilik değil. Guardian'a verdiği röportajda Los Angeles'a taşındığını öğrendiğimiz müzisyen, bu kararıyla İngiliz basınında büyük bir şaşkınlık yaratmış. "Neden?" sorusuna da yine her zamanki gibi yaşından beklenmeyecek bir içgörüyle cevap veriyor: "İngiltere benim gibi kendi başına olmayı seven ama yalnız hissetmek istemeyen biri için ideal bir yer değil." Amerika'nın genişliği de onda büyük bir heyecan uyandırmış, daha fazla keşfedilecek yer, insan olmasının keyfini çıkarıyormuş. Once I Was an Eagle'daki Americana etkisi, onun bu yeni Amerikan toprağı merakıyla ne kadar ilintili bilemiyorum, kendisi de mekanın söz yazarlığına çok etkisi olmayacağını söylüyor yine Guardian'la yaptığı röportajda. Ama bu Amerikan ve de belki bir Amerikalı sevgisi bize Once I Was an Eagle'daki gibi bir yenilik sunacaksa ben açıkçası büyük bir merak ve şevkle kendisinden gelecek yeni ürünü beklemede olacağım. Şimdilik hepimize bu yepyeni albüm için keyifli dinlemeler!