14.7.13

Skins Fire: Effy Stonem Tekrar Ekranlarda!


Skins'i çok sevdiğim sanırım çoğunuz için aşikar :) Üçüncü ve son jenerasyonu ile 2012 baharında sona eren dizinin ilk iki sezonundan beri sinemaya uyarlanacağı dedikoduları internette dolanıyordu. Ancak ilk jenerasyonun oyuncuları sinema ve TV'de çok başarılı olunca (akla ilk gelen isimler Nicholas Hoult, Dev Patel ve Joe Dempsie) bu dedikodular hiçbir zaman gerçeğe dönüşmedi. Benim de izlenimim, çok başarılı olmuş bu jenerasyonun oyuncularının Skins adı ile daha fazla anılmak istemedikleri yönünde oldu hep. Çünkü Skins, her ne kadar son jenerasyonu çok ilgi görmese de, dünyada büyük bir izleyici ve hayran kitlesi edinmiş bir proje ve oyuncuları hala büyük prodüksiyonlarda rol kapmaya devam ediyorlar.
6. sezon sona erdikten sonra bu dedikodular yerini haberlere bıraktı ve ikinci jenerasyondan Effy, ilk jenerasyondan Cassie ve yine ikinci jenerasyondan Cook'a odaklanan televizyon filmleri çekileceğine dair açıklamalar yapılmaya başlandı. Sonunda da ikişer bölüme yayılmış bu filmler Haziran başından itibaren yayınlanmaya izleyicilerle buluşuyor. Skins'in 7. sezonu olarak lanse edilen bu bölümler, karakterlerin yetişkinlik dönemlerini ele alacak ve günümüzde nerede olduklarını, geçmişle bağlantı kurmaya çalışmadan çizecek. Bu sezonun ilk chapter'ını oluşturan Effy'nin hikayesini içeren Skins Fire'dı ve bu chapter'ın son bölümü geçtiğimiz Pazar yayınlandı.
Öncelikle yazımın bundan sonrasının SPOILER içerdiği uyarısını yapayım :) Sonra da bakalım Skins'in en "sorunlu" karakterlerinden olan Effy Stonem nasıl bir yetişkin olmuş..
Artık 20li yaşların başında olan Effy, hisse senedi alım satımı yapan son derece ciddi bir yatırım şirketinde asistan olarak çalışmakta ve Naomi ile birlikte yaşamaktadır. İşini çok ciddiye alan, hırslı bir profil çizen Effy'nin bu halini ben de çoğu Skins-sever gibi önce hiç inandırcı bulmadım. Özellikle de okulda çok daha başarılı olan Naomi'nin işsiz güçsüz olması, Effy'nin ise başarıdan başarıya koşması bana hiç inandırıcı gelmedi. Ama, Effy ilk "Effy'ye yaraşır" olayına bulaşır bulaşmaz taşlar benim için yerli yerine oturmaya başladı. Effy'nin "gerçek dünyada" cezasız ve geridönüşsüz kalmayacak ergen davranışlarının yetişkinliğe yansıması tabii ki kaçınılmazdı, ancak senaristler muhtemelen onun bu davranışlarının sonucunun bir yetişkin için ne kadar büyük sorunlar yaratabileceğini gösterebilmek (ve de izleyicide en büyük etkiyi bırakabilmek) için böylesine ciddi bir iş ortamına ihtiyaç duydular. Biraz yakından bakarsanız, hayatındaki ona ilgi duyan erkekleri manipule etmek (zavallı Dom ve patronu Jake), bu erkeklerin onayını almak için cinselliğe başvurmak, kendini göstermek için etrafındakiler adına ne kadar zarar verici olacağını bile bile (adı üstünde) ateşle oynamak, bu durumlar haricinde tüm duygu belirtilerinden yoksun olmak (Naomi'ye olan yaklaşımı) gibi tipik Effy davranışları yetişkinliğinde aynen devam ediyor. Bu anlamda, yazarların inandırıcı olmayan bir Effy portresi yarattıklarına inanmıyorum. Ancak Effy'nin böyle bir işe girecek akademik başarıyı nasıl kazandığı, onu da geçtim başına büyük bir bela açmadan üniversiteyi nasıl bitirmiş olabileceği konusunda bir fikrim yok, ama Effy'yi sokakta yaşayan, işşiz güçsüz bir yetişkin olarak çok beklenir bir durumda çizmektense bu senaryonun daha ilginç ve malzemesi bol bir seçim olduğunu düşünüyorum.



Effy'nin Skins Fire'daki gönül ilişkileri hakkında da söylenebilecek çok yeni bir şey yok. Freddie ve Cook'un bu bölümde adlarının hiç zikredilmemesi çoğu dizi hayranını şaşırtmış ve kızdırmış; ama beni açıkçası bu seçim de şaşırtmadı ve bende diziye dair bir hayalkırıklığı yaratmadı. Bu iki karakter Effy'nin bölümünde yer almasa da onun hikayesindeki etkileri o kadar belirgin ki.. Effy'nin yine onun için iyi olan Dom (Freddie) yerine Jake'i (Cook) seçmesi, Jake'in Freddie acayip benzemesi gibi etmenler bence bu iki isimin onu nasıl şekillendirdiğine dair önemli ve büyük işaretler. En sonunda Jake'in ismini ifadesinde vermesi ise Effy'nin ne kadar büyüdüğünün göstergesi aynı zamanda. O yüzden bu anlamda Skins Fire'ın beni hayalkırıklığına uğratmadığını söylemeliyim.



Skins Fire ile ilgili beni hayalkırıklığına uğratan, hatta açıkçası sinirlendiren tek bir şey var ki, o da Naomi ve Emily'nin hikayesinin gördüğü muamele.. Emily ve Naomi, Skins tarihinde (ve de tabii ki LGBT kültüründe) çok önemli iki karakter ve Skins'in dördüncü sezonu sonunda hikayeleri güzelce bağlanmış az sayıda karakterden ikisi. Onları, Skins Fire'da hala aşık ve birlikte çizmek, ikincil karakterler olsalar da, son derece zayıf hikayelerle figüran gibi kullanmak, en sonunda da sırf Skins'in ikinci kısımda karakter öldürme geleneğini devam ettirmek adına Naomi'yi kanserden öldürmek bence çok ucuz ve kötücül bir seçim. Tamam, söz konusu olan Skins ve öncelikli olan her zaman drama, ama ikonik, lezbiyen bir karakteri, yalnız başına, son anlarında bile sevgilisini üzdüğü için kahrolur bir şekilde rahim kanserinden öldürmenin bu hikayeye nasıl bir katkısı olduğunu gerçekten anlamlandıramadım. Emily'nin neredeyse sadece Naomi için ağlamak için diziye dahil edilmesi, Naomi'nin kendi durumundan çok Emily'ye üzülmesi.. Bunların hepsi bana izleyicinin duygularıyla oynamak amaçlı gibi geldi. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi duymayı gerçekten çok isterim. 
Son olarak, Dom rolünde çok sevdiğim Submarine'den Craig Roberts'ı görmek çok güzel bir sürprizdi, umarım bundan sonraki bölümlerde de böyle başarılı isimleri ilginç rollerde görürüz ve de çok sevdiğimiz karakterlerin ucuz ölümlerle harcandığına şahit olmayız. 
Bugünkü Cassie'li Skins Pure'un ilk bölümü öncesi sizleri Ellie Goulding'in Skins Fire için yayınladığı, bu hafta bolca dinlediğim You, My Everyhting'i ile başbaşa bırakıyorum :)

Follow on Bloglovin

No comments:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...