Genelde bir film, kitap ya da albüm ile ilgili bir şey yazma sürecim iki şekilde gelişiyor: 1) İzleyip, okuyup, çok beğeniyorum. Hakkında bir şeyler okuyorum -tamamen kendi keyfim için, yazı için gibi anlaşılmasın, o kadar disiplinli olabilsem keşke :)- sonra da birilerine anlatmak, hakkında konuşmak yetmeyince hemen oturup bir yerlere bir şeyler çiziktiriyorum. Bunların büyük çoğunluğu burada. 2) İzleyip, okuyup, dinleyip beğeniyorum, ama tam olarak ne hissettiğimden emin olamıyorum, hakkında pek laf etmiyorum, yine okuyorum bir şeyler hakkında, ve ondan sonraki gün hala etkisindeysem oturup bir şeyler yazıyorum. Bunların da büyük çoğunluğu burada yer alıyor/alacak.
Rocket Science, ikinci kategoriye giren bir film. Dün öğleden sonra izlemiş, hatta üstüne bir de Woody Allen'ın Manhattan'ını izlemiş olmama rağmen, bu pazartesi sabahı aklımda o Woody Allen klasiği, ya da biraz önce iş için okuduğum kitap değil de bu film var ve bunun bir sebebi olmalı diye düşündüğümden buradayım :)
2007 yapımı, son derece küçük bir film Rocket Science. Varlığından Anna Kendrick Twilight'ta ilgimi çekince haberdar olmuştum. (Catherine Hardwicke, bir röportajında Kendrick'i bu filmdeki performansı yüzünden Jessica rolü için seçtiğini söylemişti yanlış hatırlamıyorsam.)
Konuşma problemi olan Hal ile sevgilisi- takım partnerinin bir münazara sırasında tekleyip kalması sonucu kendine yeni bir partner arayan ve bu partnerin "sorunlu" birilerinden çıkacağına inanan Ginny'nin hikayesini ele alan film, Hal'in Ginny'ye aşık olmasıyla bambaşka bir ivme kazanıyor. Zaten Hal'in hayatı duygusal anlamda ailesi ve kardeşi yüzünden o kadar problemli ki, Ginny'ye aşık olmaması pek mümkün değil :) Ancak bu aşk, kekelemesini aşıp ülke çapında bir münazara yarışması (hızlı konuşma demek daha doğru aslında) kazanmasına, hatta onu da bırakın sınıfın önüne geçip konuşmasına ne yazık ki yetmiyor ve hırslı Ginny, istediğini elde etmek için münazara takımı çok iyi olan başka bir okula geçiyor. Filmin büyük bir kısmını da, Ginny'nin kendisini kullandığını anlayan Hal'in bu ihanetle başa çıkma hikayesi oluşturuyor. Ginny'yi can evinden vurmak isteyen Hal önce münazara işinde başarılı olmaya çalışıyor, olamayınca Ginny'nin evine bir çello fırlatıyor, kazandığı kupalardan birini çalıyor, en sonunda bir türlü onu unutamayınca eski sevgilisi-partnerini ikna edip ona karşı bir takım kuruyor.
Filmin soundtrackinden sonra en güzel tarafı da, Hal'in bu aşık/gözünü intikam bürümüş hali. Lise birinci sınıf öğrencisi Hal, ilk aşkın sancılarını, ailesinden, kekeleme sorunundan dolayı son derece agresif bir şekilde yaşıyor ve de eline bu süreçte hiçbir şey geçmiyor. Tamam biraz kabuğunu kırıyor, kendine olan güveni yerine geliyor ama ne Hesher'deki gibi bir sabah kalkıp bambaşka biri oluyor, ne de Adventureland'deki gibi bir gece yarısı yağmurda New York'a gidip sevdiği kızla birlikte oluyor. O çok alıştığımız, çok da sevdiğimiz, hatta bize kendimizi iyi hissettiren film numaralarının hiçbiri yok bu filmde. Belki de bu yüzden çok az biliniyor, hakkında imdb'de bir trivia bile yok ve tumblr'da aradığınızda karşınıza bol efektli, benim de kullanmayı çok sevdiğim görseller çıkmıyor. Negatif algılanabilecek bu özellikler, neyse ki bu filmi çok daha gerçekçi, çok daha candan kılmış. Karakterleri gerçekçi, hikayesi gerçekçi, bunu da karamsara ya da dramaya bulaşmadan başarmış ve şahane soundtrackli küçük bir pazar günü filmi Rocket Science. İndie coming of age hikayeleri sevenlere duyurulur.
Clem Snide'dan Eef Barzelay'in bestelediği ve grubundan şarkılar kullandığı soundtrack'i için de buyurunuz: Rocket Science OST
No comments:
Post a Comment