4.12.11

Thor: Çizgiromandan Sinemaya 101



Öncelikle yazıma şunu söyleyerek başlamalıyım sanırım: Thor, film öncesi çizgiromanı olduğundan haberdar olduğum bir karakter değildi. Dolayısıyla bu yazım, bir Marvel Thor dizisinin sinemaya nasıl uyarlandığını değil, izlenme ve eğlendirme kaygısı olan ve bir çizgiromandan yola çıkılarak oluşturulan bir projenin sinemada nasıl işlenmesi gerektiğini düşündüğüm hakkında olacak.
Filme dair ilk duyduklarım, çok sevdiğim Natalie Portman ve Kat Dennings'in başrollerinde olduğu ve gişesinin çok iyi, aldığı eleştirilerin de ortalama üstünde olduğu idi. Kenneth Branagh da yine bu film öncesinde takip ettiğim bir isim olmadığından filmi izleme konusunda çok hevesli ve aceleci davranmadım. Genel olarak çizgiroman uyarlamalarını büyük keyifle izleyen ama (Sam Raimi yönetimindeki Spider-Man hariç) hiçbir zaman "hayran" sayılacak kadar yakından takip etmeyen bir izleyici olarak "Bir gün elbet izlerim," deyip indirdim ve uzunca bir süre bilgisayarımda bekledi dosya. Sonra arkadaşlarım Kenneth Branagh için izlediler, pek beğenmediler, hal böyle olunca ben de diğer filmlerime öncelik verdim.. Ta ki çok sevdiğim Joss Whedon'un The Avengers'ının trailer'ı nete düşene ve Thor'u izlemek artık elzem olana kadar.


Filmin kendisiyle pek de ilgili olmayan bu önyargılarımı böyle ayrıntılı anlatmamın sebebi, bundan sonra söyleyeceğim yığınla pozitif şeyde beklentilerimi bu kadar düşük tutmamın etkisinin olup olmadığını sizlerle birlikte görebilmek aslında :) Evet, filmi bir çizgiroman uyarlaması olarak çok beğendim. Bunda film öncesi beklentilerimin düşük olması kadar en son izlediğim iki uyarlama olan Green Lantern ve Captain America'nın ortalamanın üzerine çıkamamasının da payı çok büyük.
Şu an imdb'de 2013'te gösterime giren bir sequel'ı olacak gibi görünen Thor, filmin konusundan bihaber olanlar için, Asgard gezegeninin kralı Odin oğlu Thor'un babası tarafından krallığından kovulmasıyla başlıyor. Son derece kibirli, kafasına eseni yapan, God of Thunder Thor, Asgard'dan dünyaya düşüp gökbilimci Jane ile tanışıyor. Sonrası da Asgard'ı babasına yaranmak için tehlikeden tehlikeye atan kardeşi Lotki'nin entrikalarının çözülmesi ve Thor'un Asgard kralı olabilecek olgunluğa erişmesinin hikayesi. Bu hikaye, kulağa böyle bir özetle çok bilindik gelse de, Branagh'ın V. Henry'nin öyküsünden ilham alarak oluşturduğu bu karakter oluşumu öyküsü, fantastik malzemesi itibariyle özdeşleşmesi, önemsenmesi zor bu öyküyü, insancıl ve derinlikli kılıyor. 



Aynı şekilde, Lotki ile Thor arasındaki kardeş çekişmesi ve bağı, filmin fantastik temelini realizmle güçlendirmesi açısından çok önemli ve yine çok iyi işlenmiş. Tüm bunların yanında, Natalie Portman, Anthony Hopkins, Stellan Skaasgard ve Kat Dennings gibi isimlerin oyunculukları, filmin çok başarılı ve çok dozunda kullandığı komedi-drama dengesi, mükemmel cgi'ı da cabası. Ancak hepsinden de önemlisi, film, asla hızıyla, detay saplantısıyla, öyküsüyle sizi sıkmıyor; ne cgi'ına fazla ağırlık veriyor, ne de kendini fazla ciddiye alıp bir çizgiroman uyarlaması olduğunu unutup ahkam kesiyor. Bir eğlence ürünü olduğunun çok farkında Thor, ve bu açıdan Spider-Man franchise'ından beri ilk kez tutarlı bir çizgiroman franchise'ı ile karşı karşıya olabileceğimize dair umut vadediyor. 
Filme dair sıkıntılı bulduğum tek nokta Thor ile Jane arasındaki ilişkinin yeterince iyi işlenmemiş olması. Jane gibi bir "woman of science" diye sunulan bir karakterin Thor'a olan hislerinin biraz daha inandırıcı işlenmesi gerekirdi gibi hissettim film boyunca ama o kadar kusura artık can feda :) 
Kısacası, Thor, Andrew Garfield ve Emma Stone'lu Spider Man reboot'u The Amazing Spider-Man'den sonra devamını en heyecanla beklediğim çizgiroman uyarlaması oldu. (The Avengers'ı bu listeye sokmuyorum, o trailer'ından gördüğüm kadarıyla bambaşka bir kategoriye girecek gibi.) Çizgiromanlara az da olsa sempati besliyor, ya da eğlencelik bir film arıyorsanız, Thor kesinlikle tavsiyemdir.  

No comments:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...